3 Nisan 2013 Çarşamba

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm





Değer yargılarınızı yitirmiş olsaydınız?
• İşinizi baskı ile ya da elinizde ki güç ile birilerine
yaptırıyor olabilseydiniz?
• Üretmekle uğraşmayıp satın alabilseydiniz her şeyi?
• Keşfetmek yerine başkalarının keşiflerini sömürge
ediyor olabilseydiniz?
• Çalışmak yerine hazırı tüketiyor ve buna rağmen
toplum tarafından ödüllendiriliyor saygı görüyor
olsaydınız?
Bugün ki gibi hala uyuyor olur muydunuz?


Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

Rönesans 14. YY.’ın sonlarına doğru doğmaya başlamış bir
akımdır. Din adamlarının, kiliselerin düşünmekten
uzaklaştırdığı toplum feodal bir yapıya dönüşmüş. Toprak
sahipleri, din adamları ve köleler olarak sınıflaşmış bir toplum
oluşmuştu. Üretmeyen, değer yargıları olmayan Avrupa zevkin
yarattığı bir bataklıkta yaşıyordu.
Yenilenmek, üretmek, bir toplum kimliği kazanmak için gerekli
olan tek şey. Tüketmekte ve tükenmekte olan zevkten gözü
dönmüş bu toplumun çürümüş ve ölü olduğunu kabul ettirmek
için yapılması gereken ilk şey; tembelliği ve bu dünya değil de
başka dünyalar için çalıştığını düşünen insanların tanrı
kavramına savaş açmaktı.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

Rönesansın yolunu açan uyanışa ilk çağrıyı
yapan şey Reformasyon yani kiliselere açılan
savaş olmuştu. Martin Luther’in ortaya attığı
fikirler toplumu harekete geçirmiş. 30 Yıl
Savaşlarının da başlamasına ön ayak olmuştu.
İnsan sezgi gücü sayesinde
tanrı ile iletişim kurabilir; her
ferdin kilisesi kendi
yerełidir; kutsal kitap herkes
tarafından okunup
anlaşılabilir ve uygulanabilir.

Martin Luther

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

1517 Reformasyonu ile başlayan dönem
kilisenin gücünü hem ekonomik hem de
düşünsel anlamda kaybetmeye başladığı bir
dönemdir. Ekonomik, sosyal ve kültürel
gelişmeler belirli bir şekilde felsefi gelişmeleri
etkilemiş ve bu dönemde yeni sıçramalar
göstermiştir.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

Yeni bir başlangıç için, eskiye açılan savaşı
destekleyecek Rönesansı alevlendirecek
fikirler ise şöyle şekillenmekte idi;

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve
Hümanizm

* Gerçek güzeldir. Bu anlayışlara bağlı olarak da yaşadığımız
dünya o kadar ilgi çekici bir yerdir ki, başka dünyaları düşünmenin
hiçbir anlamı yoktur.
* Yeryüzü ilgi çekici ve araştırılmaya değer bir yerdir.
* İnsan güçlüdür ve bu gücüyle büyük başarılar elde edebilir.
* İnsanın sürekli faal olması şerefli bir şeydir.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

Kiliseler zayıfladıkça akıl ve bilim ön plana çıkmaya
başlamış. Gelişen felsefe akımları ile aklın ve
coğrafyanın keşifleri artmış. Sanat,bilim ve felsefe
feodalitenin hizmetinden ayrılmış. Topluma yarar
sağlar hale dönüşmüştür.
İnsanın köleliğini ön görmediği halde düşünsel bir
kölelik sistemi yaratan din akımları ve skolastik
felsefe ölmüş Avrupa öncelikli İtalya olmak üzere
bütün ülkeleri bu akıma dahil olmuştur.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

Rönesans’ın etkileri yüzyıllarca sürmüş olmasına
rağmen şekil değiştirmiş, günümüzde Avrupa’
da dahil dünyanın her noktasında Feodal bir
yapıya erişmiştir.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

Rönesans bir sıçrayış, yok olan yobazlaşan
topluma bir uyanış olmuştur. 1517 yılında
başlayan bu akım 1800’lü yıllarda etkisini
kaybetmiş. Avrupa egemen güç haline gelişini
Modern Feodalizm olan Liberalizm ile
süslemiş. Kapital gücü ile 2. ve 3. Dünya
Ülkeleri yaratmış.
Din ve milliyetçilik kavramları yine toplumlar
arasında yayılmıştır.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

ARANIZDA KİMLER
HÜMANİST?

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

İnsanları seven, onlarla iç içe olan. Etnik, inanç
ayrımı yapmadan onları kucaklayan kişiler
diye bildiğimiz.
Sonunda bir düşüncenin aitlik eki ‘ist’ olunca
olunabileceğini sandığımız.
Aslında bugüne kadar bir çok kez kullanıp yüz
yılın anlamsız geyikleri arasına soktuğumuz.
Rönesansın doğurduğu en önemli sorudur.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

Hümanizm;

Şimdiler de çok sormadığımız. Verilen ya da
dayatılan kimliklerimizin aksine sormamız
gereken en önemli sorudur.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

* İNSAN KİMDİR?

BU DÜNYADA Kİ YERİ VE
ANLAMI NEDİR?

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

İnsan üzerine sorulan en önemli soru ve üzerinde
düşünülen insanın kimliği sorunsalının yarattığı
fikirdir.

Hümanizm bu anlamda bir gerçek insan arayışıdır ya da
insanı gerçek olarak temellendirme arayışı.
Bireysellik bu akımda önemli bir öğedir.
Şair Francesca Petrarca hümanist düşüncenin ilk
atalarındandır.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

İtalya’da doğan Rönesansın etkisi olan
Hümanizmin en önemli ismi ise Michel de
Montaigne'dir. Ayrıca hümanist düşüncenin
ünlü ve kurucu isimlerinden biri
olarak Erasmus'u da anmak gerekir.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm

Her akım şekil değiştirerek yok olmaya giderken
Rönesans’ın temel düşüncesi olan gelişime
açık ve yaratıcı dünyayı tekrar küllerinden
doğuracak en önemli öğe aslında
Hümanizmdir.
Bugün Türkiye ve Avrupa’ya baktığınız da
sorulmayan sorunun insan olduğunu
anladığımızda. Rönesans kadar güçlü bir
sıçrayışa yönelmek çokta zor olmayacaktır.

Rönesans (Yeniden Doğuş) ve Hümanizm


Canzoniere LXI

Kutlu olsun gün, ay yıl
mevsim, zaman, saat ve an
o güzel kent, o yer, beni
bir çift güzel göze tutkuyla bağlayan
kutlu olsan beni Aşkla tanıştıran
o ilk tatlı acı
üstüme çevrilen ok ve yay
ta yüreğime işleyen yaralar
kutlu olsun kadınımın adını
ana ana tükettiğim sesim
o iç çekişler, gözyaşları ve arzu;
kutlu olsun tüm yazdıklarım;
bana ün kazandıran ve
Ondan başkasını tanımayan düşüncem

Francesca Petrarca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder