Hayatımın sona ereceğini defalarca düşündüm. Kendi ellerimle gelecek bir ölüm olacaktı, belki de hiç beklemediğim anda bir silah patlayacaktı yanımda, ya da arabayla bir bariyeri paramparça edecektim. Sebebi ne olursa olsun ölümün çok yakında olduğunu hissettiğim anlarda daha güçlü bir hal alıyorum. Eksik kalmış bir çok şey varmış diyerek hayatımda ki eksikleri bulmaya çalışıyorum.
Ölümün çok yakın olduğu yanlarda ölü yakınlarımın, arkadaşlarımın yüzleri geliyor aklıma. Depremde enkazdan çıkardığımız insan cesetleri. Torbalara koymaya çalışırken kırık kemiklerine dokunduğum insan yüzleri geliyor aklıma.
Ayağa kalkmaya çalışıyordum. Klozetten kafamı çıkarıp sırt üstü uzandım dar banyoda soğuk yere. Kadın çoktan gitmiş olmalıydı.
Ayağa kalktığımda aynada biraz kendimi izledim. Kaşımın üstünde ufak bir morluk vardı ama belli olmuyordu. Sanırım düşerken çarpmış olmalıyım klozete. Saate baktığımda sabah olmaya yakındı. Birazdan işe gidecektim. Suyun altına girip ıslattım kendimi.
Evden çıktığımda İstanbul keşmekeşi. Radyo'da Boogie Balagan çalıyordu. Herşey aynı başlamıştı işte. Hiçbir farkı yoktu dünden. Değişen görüntüler, değişen silüetler ama hiç değişmeyen içimde ki kargaşa. Uykulu değildim. Banyoda kim bilir kaç saat uyuya kalmıştım. Sürekli gözlerim kapanıyordu yine de. Ofise oldukça yaklaşmıştım. Hafif bir yağmur vardı geç kalmamak için hızlandım. Kağıthane'nin dere taraflarında ki yılan gibi hiç bir boka benzemeyen yollarında köşeyi dönerken trafik durdu. Frene bastım. Herşey çok olağandı aslında normalde biraz kayarakta durması gereken bir araç kullanıyordum. Lastikler durmasına rağmen araba hızını hiç değiştirmeden karşıda ki refüje doğru ilerliyordu. İlk defa bu kadar sakindim. Çünkü aptal bir intihardan daha az üzecekti bu annemi. Trafik kazasına alışkındı belki de babamın ölümünden sonra. Frene basarken kasılan tüm bedenim sanki ölmüş gibi durgunlaştı. Salık verildi tüm hücrelerime. Arabanın sol tekerleği vurdu önce kaldırıma, sonra arka tekeri yavaşça havalandı. Sadece olanları hissetmeye çalışıyordum. Direksiyon sertçe vurdu kendini. Elimden kayıp gitmemesi için sıkıca sarıldığımdan her çarpma anının şiddetini ölçebiliyordum direksiyondan. Biraz sürüklendikten sonra durdu. Herşey normale dönmüştü çoktan. Çevremde ki arabalar yollarına devam etti. İnsanlar şaşkın bakışlarını çekip yürümeye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder