2 Kasım 2012 Cuma

Sert Düşüşler - I

Zaten ülkeler masaldan bozmaydı, kentler griye bulanmış pis bir şehirde esir kalmış. Elleri, ayakları olmayan bir sevdadan ibaret ulaşılmaz bir masal perisinden başka bir şey değildin sen. Ne kadar zaman geçti bilmem. Ah Alen Poe, yitik şiirlerine bulanmış sevdamın kara akar kanı. Perdeleri kapanmış bir tiyatro sahnesi işte mirasın. Oyunlar suskun dilsiz sahnelenmekte. Bir adam gördüm köşe bucak kaçan cebinde kelimeleri kırık, parça parça avuçlayıp sunsa sana kanar elleri. İstanbul’un hangi yitik şehrinde bilmem bir tinerci çocuğun sentetik hayallerini satın aldım eskiciden. Bulanık bir İstanbul tablosu, ucuz yağlı boyadan enkaz halinde bir Kız Kulesi. Tavanına atılmış çocukluktan süt dişlerinin etrafında diş perileri. Ah balkonuna çıkta maviliğe ışık tutan fenerden boğulsun galatanın beyleri. Elini uzatta denizi koyayım avuçlarına. Galata kulesinde bir sniper, namlunun ucunda saatlerce öptüğüm beyaz alnın. Kaderinin yazılı olduğu sayfan. Benim masallarım kanlıdır. Piç edilmiştir bir darbe dönemi. Sonsuz bir uçurum olur düştüğün deniz. İflah olmaz bir debi. İçinde ölüm melekleri vardır, tanrı bile esaret altındadır. Kırık kopuk bir piçliğe yazılıdır benim masallarım. Perilerine tecavüz edilmiş bir mahalle karakolunda ifade vermekte şimdi. İşkence görüyor bir polis jopuyla sana beslediğim duygular. Dün gece bir şair öldürülmüş Sadri Alışık Sokak’ta görüyormusun ülkem sanatçıya ve sanatkara karşı saygılı hala. Balo sokakta kırık dökük rock barların arasında selpak satan küçük kıza aletini yalattıran Ozzy Ousborne. Ne kadar fahişeymişim ben! Bir bilsen sana dair iyiliklerim bile dile getirelemeyecek kadar sansürleniyor televizyon kanallarında. Don Kişot yeldeğirmenine taşınıyor Bomontide’ki evinden atıldıktan sonra. Cinayetler işleniyor seriye bağlı. Korku tekerlemeleri ezberletiyor bu şehirin yaşlı insanları. Üç kere cin dedikten sonra çarpılıyor alkolikler. Cinlerin tecavüzüne uğruyan bir hocanın hutbesi işte anlattığı Fatih’in. Bir deli bozumu konçerto ve ruhların valsi. Arjantin söyle masaya iki tane. Nasıl oluyorda sana söyleyeceklerimi anlatamıyorum diyor Odakule’nin önünde. Elinde paslı bir çivi çıkarıp kalbine çakıyor. Sana söyleyeceklerimi anlatmak için mıhlıyorum. Big bang elindeki bekareti hala sana olan duygularımın. Bu ses sadece bir manevra mermisi kulaklarımızın zarını bozan.

Notaları yitik bir şarkıdır lavtadan dağılan,
Sen kaç yağmuru karşıladın çıplak ayaklarla?
Kaldırımında can çekişirken sahte prenslerin.
Ağzı bozuk kaç şarkı besteledin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder